10 Haziran 2016 Cuma

YILDIZNAME...

Yıldızname asla bir falla karıştırılmamalıdır. Faldan çok daha kesin ve gerçekçi bilgiler elde edilir. Malesef yıldızname bakıyorum demekle yıldızname bakılamaz. Herkes ben yıldızname bakıyorum diyebilir ama uğraş ve emek gerektiren ciddi bir iştir.Yıldızname ciddiye alınarak bakılmalıdır.

Kur'an'da yıldızların ele alınış biçimi, Allah'ın insanlar için yarattığı kainatın bir parçası olarak karşımıza çıkar. Yine ilmin istismarı, ilim adına bir kısım parazitleri de beraberinde getirecektir. İnsan her şeyle imtihan olur. Çünkü dünya bir imtihan yeridir. Ailesi, çocukları, eşi, parası, malı, mülkü, sevdikleri, sevmedikleri ve ilmi, irfanı, izanı... Her şey bir imtihan unsurudur. Bunların içerisinde özellikle konumuzla ilgili olan husus ilimdir.

Bu türlü gizli ilimlerin aslında faydalı yönleri de ortaya çıkarılıp iyi yönde kullanılabilir. Çünkü kıyamet yaklaştıkça kötülükler artacak, imtihan zorlaşacak. Buna gizli-açık işaretler var. İnsanların içine düştüğü bir kısım sıkıntılar, onlara gayrı meşru yolları gösterecek, o yollara sağlam bir iman ve izan sahibi değilse daha kolay düşecektir. 
Bu dönemde kişi dininden, inancından ve ahlakından tavizler vermeye zorlanacaktır. Hatta öyle zorlanacaktır ki, bu tavizleri vermeyenlerin yaşama hakları olmadığı ima edilecek veya açıkça söylenecektir. Bu vesileyle reklamların körüklediği lüksten zaruri olamayan ihtiyaçlara kadar pek çok masraf kapısı açılacaktır. İnsanlar ya çalacak, ya dolandıracak ya da elinde bulunan imkanları istismar edecektir. Artık iman da küfür de açıktan seyrine devam ettiği için insanlar arasında fazlaca bir fark görülmeyecektir. Gerçek alimler ve amirler takdir görmediği için fitne ve bozulmalar baş gösterecek, sahtekarlar ortalığı saracaktır.
Bu yüzden cinlerin ve şeytanların saltanatı başlayacak, insanların Hak'tan uzaklığı, Allah'a isyanı şeytanları yeryüzüne çıkaracak ve onlarla olan dostluk ve arkadaşlıklar revaç bulacaktır. Psikolojik hastalıklar artacak, toplumsal şizofrenler ve saralar, zihinsel felçler, ruhsal bozukluklar artacak; bunları tedavi edebildiğini söyleyen cinciler, büyücüler, üfürükçüler ve hasılı sihir ve sihirbazlar yaygınlaşacaktır. İşte bu dönemde gaybî - gizli ilimler hakkında bilgisi olduğunu iddia eden ama gerçekte şeytanların ve cinlerin oyuncağı olmaktan başka bir şey olmayan görünüş itibariyle Müslüman fakat içten içe küfür kaynayan yalancılar ortaya çıkacak ve buradan da bir geçim kaynağı temin edeceklerdir.
Böyle bir zamanda imanı muhafaza etmek meşhur hadisi şerifin ifadesine göre “bir avuç kor ateş” taşımak kadar zorlaşacaktır. Çünkü artık her şey menfaat ve çıkar hesapları ile politik mülahazalarla ölçülüp tartılır olacaktır. Bu zaman fitne zamanıdır. Fitne zamanında ise nasıl sürprizlerle karşılaşılacağı bilinmez. Buna ancak kişinin imanı engel olabilir ve insan imanı, izanı nispetinde kendisini koruyabilir.
Bu dönemde ortaya çıkabilecek fitnelere ve istismarcılara karşı Hz. Peygamberin ümmetini uyardığı pek çok hadisi şerif vardır. Onları yerine havale ederek burada sadece konumuzla ilgili olanı nakletmek istiyoruz:
Rezin'in naklettiği bir hadisi şerif şöyledir: İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kim, Allah'ın zikrettiğinin gayrisi için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse sihirden bir şube iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhinde sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.” Bir diğer rivayette ise hadis şöyle gelmiştir: “Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar.” [1]
Hadiste geçen “Allah'ın zikrettiğinden başkası” tabiri, Kur'an-ı Kerim'de geçtiği şekliyle, yıldızların Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren birer delil olması, semamızı süsleyen birer avize ve takvim belirleyici özellikleri ve şeytanları taşlamaya yarayan kısmıyla, gökyüzü sakinlerin meskenleri şeklindeki bilgilerdir. Bunları fal bakmak, insanların kaderine hükmeden, hareketleriyle yağmur, kar vs. yağdıran güçler olarak görmek ve büyü ve falcılığa alet etmek, burçlar ilmiyle, Yıldızname ile ilgisini kurup, insan kaderine hükmettiklerini düşünmek ve öyle inanmak küfür olarak nitelendirilmektedir. Çünkü insanlara ve tabiata hükmeden yegane güç ve kuvvet, kainatta kendinden başka güç, kuvvet ve kudret sahibi olmayan Allah'ın gücü ve kuvveti, Onun iradesi ve kudretidir. O dilemedikçe hiçbir şey olmaz.[2][3]


[2] Karş.: Haşr, 59/23-24; Saf, 61/1; 
Münafikun, 63/8; 
Teğabün, 64/18;
 Mülk, 67/2. 
[3] sorularlaislamiyet.com


[1] Ebu Dâvud, Tıbb 22, (3905).



23 Mayıs 2016 Pazartesi

Demirleri eritecek, suları donduracak,dağları yumuşatacak,delileri akıllandıracak dua...

Demirleri eritecek, suları donduracak,dağları yumuşatacak,delileri akıllandıracak,kırk cuma gecesi okuyanın günahlarını bağışlatacak ve dünyanın bütün dertlerini açacak eşsiz bir duadır.

“Bismillâhirrahmânirrahîm Şüphesiz Sen hiç ölmeyecek Hayy'sın (dirisiıı).  Aciz bırakılamayacak bir Hâlik'sın (yaratıcı»).  Mağlup edilemeyen bir Galib'sin.  (Neyin ne olduğunda) hiç şüphelenmeyen bir Basirsin (görücüsün). (Duyduklarında) hiç şüphe etmeyen bir Semi'sin (işiticisin). Asla ezilemeyen bir Kahharsın (ezicisin).  Hiç tükenmeyecek bir Ebedisin (sonsuzsun).  Uzak olmayan bir Karib'sin (yakınsın).  Kaybolmayan bir Şahid'sin (her şeyin tanığı»).  Zıttına gidilemeyen bir ilah'sın (Kendisine tapılmayı hak edensin). Zulme ugratılamayacak bir Kahir (ezici güç sahibi)sin. Yedirilemeyen bir Samed'sin (ihtiyaçsızsın).  Hiç uyumayan bir Kayyüm'sun (her şeyi ayakta tutansın). Görülemeyen bir Muhtecib'sin (nurani hicaplarla örtülüsün). Haksızliğa ugratılamayan bir Cebbarsın (istediğini istedigine zorla yaptıransın). (Hakaret etmek isteyenler tarafından) kastedilemeyecek derecede Azim'sin (büyüksün).  Öğretilmeyen bir Alim'sin.  Zayıflamayan bir Kaviy'sin (güçlüsün).  Vasfedilemeyen (nitelenemeyen) bir Cebbarsın  (tarif etmeye çalışanları acizliğe mecbur edensin).  Söz bozmayan bir Vefiysin (vefakarsın).  Zulmetmeyen bir Adl'sin (adaletin ta kendisinin).  Fakir olmayan bir Ğaniy'sin (zenginsin).  Tükenmeyen bir Kenz'sin (aranacak bir hazinenin).  Zulmetmeyen bir Hakem'sin (doğru hüküm verensin). Kahredilemeyen bir Meni'sin (ulaşılamayansın).  İnkir edilemeyen bir Marüf'sun (sıfatlarıyla bilinensin).  Hakir görülemeyen bir Vekilsin (küçümsenemeyecek şekilde kullarının işlerini yönetensin).  Istişare edilemeyen bir Vitr'sin (kimsenin Kendisine ulaşıp istişare edemeyeceği kadar teksin).  Istişare etmeyen bir Ferd'sin (kimseye danışma ihtiyacı duymayan tek varlık»).  Bıkmayan ve geri çevirmeyen bir Vehhabsın (vermekten usanmayıp bolca nimet verensin).  Gaflet etmeyen bir Seri'sin (istediğin işi çarçabuk görensin). Cimrilik etmeyen bir Cevad'sın (cömertsin),  Cehalet etmeyen bir Alim'sin (ziyade bilensnin).  Gafil olmayan bir Hafız'sın (korumak istediklerini boş bırakmayan bir koruyucusun).  (Duaları kabul etmekten) bıkmayan bir Mücib'sin (kabul edicisin). Yok olmayan bir Daim'sin (süreklisin).  Eskimeyen bir Baki'sin (sonsuzsun).  Kendisine benzenilemeyen Vahid'sin (birsin).  Çekişilemeyen Muktedir'sin (güç sahibisin),  Vasfedilemeyen (anlatılamayacak derecede) Azim'sin (büyüksün). Muhalefet edilemeyen bir Vekilsin (bütün işler kendisine ısmarlanan Zat'sin).  

ÜVEYSİLİK VE ÜVEYSİLİK ZİKRİ

 Üveysilik Nedir ?

Üveysilik cismanî olarak görüşmeleri mümkün olmayan kişilerin rüya veya hal yoluyla manen görüşmeleridir. Yani Evliyanın ve Hızır’(as) ın nuraniyetinden veya Peygamber varisi olan Mürşid-i kâmillerin ruhaniyetinden faydalanarak manen yetişenlerin gittiği yolun adına “Üveysi denir.” Bu yolun piri Veysel Karani Hazretleridir. Bu yola da Üveysilik yolu denir.
Peygamber (S.A.V) Efendimizi gözleri ile görmediği halde müthiş bir aşkla bağlı olan Veysel Karani hazretleri bu aşk ve bağlılığıyla ulvi makamlara ulaşmıştır. Öyle ki Efendimiz (SAV)’in “Üveysi karni ihsan ve iyilikte tabiinin hayırlısıdır” övgüsüne mahzar olmuştur.
Veysel Karani Hazretleri Peygamber Efendimizi görmeden, maddi değil, manevi feyzinden yararlanarak tekâmül etmiştir. Bu yolla pek çok evliyaullah yetişmiştir. Üveysilik denince şu dört zümre anlaşılır.
a)Peygamber Efendimizin ruhaniyetinden feyz alanlar
b)Veysel Karani Hazretlerinin ruhaniyetinden feyz alanlar
c)Mürşid-i Kâmilin ruhaniyetinden feyz alanlar
d)Birde Hızır (a.s) aracılığı ile irşad olanlar.

 Üveysilik Zikri Nasıl Yapılır ?

Bismillâhirrahmânirrahîm.
         HAZIRLIK :  
·         Sessiz olmalıdır. (Yüksek  sesle   değil,  kendi  duyacağın kadar  sesle olmalı.)
·         Yalnız  olunmalı. (Müsaitseniz)
·         Kimin  huzurunda olduğunu  unutmadan, edepli-terbiyeli  olunmalı.
·         Mutlaka abdestli  olunmalı.
·         Gündüzün aydınlığında ve akşamın karanlığında olmak üzere (sabah ve akşam) günde 2 kere yapılmalıdır.
·         Mutlaka şu saatte yapılacak diye zaman  belirtilmez.  Kişi  kendini hazır hissettiği  zamanda  gerçekleştirilir. Ama  yatarken  ve  sabah  namazının  öncesi  ve  sonraları  en   uygun  zamanlardır. Herkesin uykuda olduğu zamanda Rabbimiz; ”Kulum herkes gaflette iken Beni ve Resulümü andı.” der ve zikir sahibini çok sever.
         UYGULANMASI :
·         EÛZU BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTÂNİRRACîM. BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHîM.
·         100 DEFA TEVBE ESTAĞFURULLAH (Arapçasını da söyleyebilirsiniz.)
·         Başında Besmele Olmadan– EN AZ 132 DEFA SALAT-I ŞERİFE ( Daha fazla sayıda söyleyebilirsiniz, sayı sınırı yok.)
·         Başlarında Besmeleyle– 11 İHLAS SURESİ (Kul Hüvallahu) ve  1 FATİHA SURESİ ( Elham )
·         Hediye : “Allah’ım okuduğum surelerin ve salavatların sevabını; Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa SAV mübarek ruhlarına,ehl-i beytine,ashabına,yüce âlisine,salih kullara,hızır a.s ve sevdiği evliyalara,himmet eden sultanlara,ders veren hocalarımıza,onların hocalarına ve üveysilere hediye ettim. Amin.”
·         1 Kere EÛZU BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTÂNİRRACîM. BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHîM.
·         EN AZ 100 DEFA “LA İLAHE İLLALLAH” (Daha fazla sayıda söyleyebilirsiniz, sayı sınırı yok.)
***Not: Zikri  bitirdikten  sonra  11  ihlas ve 1 Fatiha  okunmayacaktır…***

 

Üveysilik Zikrine Başladıktan Sonra Göreceğiniz Nefsinizin Sembolü ve Anlamları

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Bu arada ama rüyada, ama namazda, ama zikirde –Nefsinin sembolü olan bir hayvan– görürsün. Senin nefsin bu hayvanla sıfatlanmış demektir. Eğer ölmüş görürsen, sen nefsine  Allah’ ın yardımıyla galip geleceksin demektir. Yok, bağlı olarak görürsen nefsin sana zarar veremeyecek demektir. Yok, başıboş görürsen nefsinle mücadele edeceksin demektir. Üzülme Allah’tan sana mutlaka yardım gelir.
Zikre başladığında; Üveys Veysel Karane Zikrine başladığında, mutlaka ama mutlaka nefsinin, hangi hayvani sıfatla sıfatlandırıldığını birinci elden ve doğru olarak alırsın. Gösterilen hayvanla nefsin birebir aynıdır.
Yılan şeklinde görünürse: Yalancı, acıması az, sinsi, fırsatını bulunca insanlara acımadan saldıran, gıybet yapan ve bundan zevk alan gibi kötü ahlakı taşıyan birisin demektir.
Domuz olarak gösterilirse: Sen helali haramı ayırt etmeyen birisin. Bu kazanç yönünde olduğu gibi eşine sadık olmaya asla önem vermeyen birisisin. Her şey benim olmalı düşüncesini taşıyan bencilin, vurdum duymazın tekisin.
Ayı, kaplan, çakal, kurt vb. yırtıcı hayvanlardan birisi gösterilirse: Sen acıma – merhamet bilmeyensin. Hoşuna giden her şeyin senin olmasını istersin. İstemekle kalmayıp bunun için her yola başvurmaktan çekinmeyen birisisin demektir.
Köpek nefse sahipsen: Parayı – dünyayı çok seversin, para için her şeyi yaparsın demektir. Ama sevdiklerini de korumaya çalışırsın. Bir yere kadar (menfaatine ters düştüklerinde) onları da yok sayabilecek kadar vurdumduymazsın demektir.

Bu arada şunu da belirtelim ki; gösterilen hayvanın boyunun, büyük veya küçük olması ile de nefisle eşdeğer olmuştur. Yani hayvan ne kadar büyükse nefsiniz o kadar büyük, hayvan ne kadar küçük ise nefsiniz de o kadar küçük demektir.